18 Ocak 2012 Çarşamba

Son yol

 Sanki uzun bir uykunun en karabasan dakikalarındaymış gibi hareket edemez bi halde, sanki onu iki üç kişi arkadan çekiyor, ileriye yürümesine izin vermiyorlardı... Daha henüz 4. basamakta ve bi o kadar yorgun düşmüştü..ve onu bekleyen 10 basamak daha vardı karşısında. Yorgun ağri dağı gibi dik bir şekilde bekliyorlardı...Vakti zamanında hangi akla uymuş ve evinin basamaklarını bu kadar geniş ve bu kadar uzuuun yaptırmıştı? her seferinde o günü hatırlıyor ''çorumlu hasan usta''ya

-yap len uzun olsun geniş olsun..evime bakanlar saray bellesinler, demişliği aklına geliyordu...
Pişmanlık duygusunu da sırtına atıp yükünü çoğalttıktan sonra, 5. basamağı da geride bırakmıştı..
Hayati boyunca kimseden yardim almamış, her işini kendi görmüştü. Öyle ki ona bir baston kullanması gerektiğini söyleyen sağlık ocağındaki doktoru bile azarlamış,
-yaşli miyim ben!! Çok şükür elim ayağım tutuyor, diye sitem etmişti, aklınca.
Ayakları basamakları tek tek ve yavaş yavaş çıkarken arada bir duruyor dinleniyordu. Her nefes alışında kalbinin içinden hemde tam göğsünün ortasından canını yakarak çıkacak bir sancı ile nefeslerini alıp veriyordu. bazen bu acılar o kadar şiddetli oluyordu ki nefes almadan öylece birkaç saniye bekleyip sancının geçmesini bekliyordu..
Uzun zamandır yalnız başına yaşıyordu. İki çocuğu vardı, büyük olanı şehirde yaşıyor, ihtilal döneminden beri köye geri dönmüyordu. kimileri onun dev-sol adına yapılan bir miting'te öldürüldüğünü söylemiş ama o - gözümle görsem inanmam benim oğlum komünist değildir, demişti.
Bir kaç defa gizliden gizliye şehire gidip eski akrabalarından sorup soruşturyor ama bir türlü oğlunun izine rastlayamıyordu.

Diger küçük oğlu okumak için gittiği izmir'den, hiç kimselere haber vermeden  almanyaya gitmis, babasinin rızasını alamayacagini bildigi için de kaçmıştı.
Aksi bir adamdi yakup dede. Herkes ondan illalah etmis, kahvede bu güne kadar kavga etmedigi adam kalmamis. En sevdiği arkadasini bile defalarca pataklamisti zamaninda..
Insanlar Yakup dedenin karisi gülbeyaz teyzenin ölümünü'de Yakup dede'den biliyorlar, ölümünden sonra rahmetli kadin öldü de kurtuldu diyorlardi arkasindan.
''Bu sefer zor oldu'' diyordu. Aksam o çok sevdigi arkadasinin  evine gitmeyi düşünmüştü ama vazgeçecek bi haldeydi. şimdi bir daha in bir daha çik. Yarin giderim diye düsündü.
Henüz hava kararmamişti. Bir kaç tane tavuğu vardi, onlara gözü gibi bakar yemlerini hiç eksik etmezdi. Bazen yumurta isteyen komşularina sitem eder, çocuklarinin tavuklari ürküttüğünü, bu nedenle tavuklarin yumurtlamadigini uydururdu. Kimseye verecek yumurtasi yoktu!! Zaten pek bi kazancıda olmadigi için o yumurtalari ekmek karsilgi firina verirdi..
Arkadaşını dün öğlen kaybetmisti. evden çok çikmadigi için son nefesinde yanında degildim diye de hayiflanmisti. Cenazesinde, daha önce hiç hatirlayamadigi kadar  gözyasi dökmüstü. kendini tutamiyor agliyordu ve hep babasini kaybettigi günü animsiyordu..
Babasi kadar deger verdiği arkadasinın ölümüne babasi kadar üzülmüstü. Aklina ''bende gelirim yakinda''lar geliyor ama bir türlü agzina dökülmüyordu bu cümle..
11.basamaktaydi kapi girisindeki ayakkabilar gözüne ilisti. kimdi bu ayakkabilarin sahibi diye düşündü, meraklandi. merakini da yükünün içine katarak ve nefesini tutarak 12. basamağı geçti.
Misafiri hiç sevmezdi Yakup dede. ne geldiniz? niye geldiniz? diye düşünür, kendi kendine kalmişlikla yetinecegini savunurdu hep. hayati boyunca kimseye ihtiyaci olmamisti. Oğullarindan biri gelmiş olabilir miydi? Eger büyük oğlu geldiyse çok sevinecekti çünkü içinde git gide büyüyen merak, yerini zamanla korkuya bırakıyordu. Küçük ogluna da kizgindi ama ona göre küçük oğlu daha bir kurnazdı, kendini korur, kolay kolay başına bir iş gelmezdi, kesin o gelmistir.söyle güzelce azarlarim bi daha yollamam onu almanyaya diye içinden geçirdi ama pekte umudu yoktu. 

Artik bitmisti çile, en nihayet son basamağa elini dayadi, iki büklüm olmus sirtini dogrultma vakti gelmisti..
Ancak evde kim vardi? bu ayakkabilar kimindi? Bunu düsünerek sirtini doğrulttu. Son basamagi geçti. kapinin mandalını tuttu, artik bu kolu çevirip içeri girmesi gerekiyordu..ama bu gücü bir türlü kendinde bulamadi  öyle kapiya bakti kaldi . Artik nefes almak istesede alamaz bi haldeydi. Bogazina birisi yapismis birakmiyordu sanki. Başini ayaklarina doğrulttu, artik basini kapiya dogru kaldiramayacagini anladi. o gücü kendinde bulamiyordu, birden aklina arkadasi geldi sonra babasi sonra ''fidan''
fidan onun ilk göz agrisiydi ve zaten hepsini yitirmisti. karisinin sesini  duydugunu farketti. sanki eşi  hayattaymiş, sanki  arkasinda  ona sesleniyorus gibi hissetti..
son bir seyler söylemek istedi sesi çikmiyor ne söyledigi anlasilmiyordu...Ellerini kapidan çekti son gücünü ayakta durmak için veriyor ama dizleri buna müsade etmiyor gitgide  sirtini  büküyordu..derin bir nefes almayi  denedi ...öyle  bir nefes aldiki  kalbinden gelen bu aci ellerinin gögsünü bastirmasina izin verdi..geriye dogru gidiyordu..artik kapiyi görür gibi oldu ve son gördügüde bu oldu.



1 yorum :